Menu

Limak dost işçiler nankör

9 May 2015 - Adaletin İş Yüzü

Cumhurbaşkanının Batman’da “nankörlük yapmayın” diye azarladığı, “Provoke yapmayın 20-30 kişi toplanıp provoke ediyorsunuz” dediği işçiler, kazandıkları davaların uygulanıp kadro verilmesini isteyen işçilerdi.
Yani, Cumhurbaşkanı yargı kararlarının uygulanmasını isteyen işçilere nankör, provokatör dedi.
Cumhurbaşkanının Siirt’te teşekkür ettiği iş adamı ise 3. havaalanı projesinin müteahhidi,  Nihat Özdemir. Nihat Özdemir’in patronu olduğu şirket Limak.
Nihat Özdemir, kız öğrenci yurdu, spor tesisi yapmış. Yaptığı tesise verdiği isim “Emine Erdoğan Kız Öğrenci Yurdu.” Emine Erdoğan Cumhurbaşkanının eşi.
Nihat Özdemir yaptığı bu tesisi Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfına (TÜRGEV) devretmiş. TÜRGEV’in başında Cumhurbaşkanının oğlu Bilal Erdoğan var.
Nihat Özdemir’in patronu olduğu Limak’ın içinde yer aldığı konsorsiyumla birlikte  aldığı 3. Havalimanı projesinin değeri KDV dahil 26 milyar avro.
Üçüncü Havalimanı’nı yapmak için Nihat Özdemir ve ortakları dış kredi almış. Kredinin kefili hazine. Yani devlet. Nihat Özdemir’e kefil olan devletin başı, Bilal Erdoğan’ın babası, Emine Erdoğan’ın eşi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.
Havalimanı inşaatı için İstanbul 4. İdari Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verince, yargı kararını uygulamayacağını ilan eden, o zaman ki Başbakan, şimdi ki Cumhurbaşkanı.
Başbakandan aldıkları güçle İstanbul 4. İdari Mahkemesi tarafından verilen yürütmeyi durdurma kararını uygulamayanlar, Cumhurbaşkanının teşekkürüne mazhar olan Nihat Özdemir ve ortakları.
KDV dahil 26 milyar avroluk projeyi alan, bu proje için gerekli parayı devletin kefil olmasıyla bulan Nihat Özdemir ve ortakları, aldıkları krediyi ödemezlerse, alacaklılar paralarını hazineden alacaklar.
Hazine, yani devlet, bu parayı senden benden ve yargı kararları uygulansın, kadro verilsin dediği için nankörlükle suçlanan işçiden vergi olarak alacak.
Bir iş adamı, devri iktidarı döneminde bu iş adamını başbakan olarak cumhurbaşkanı olarak iktidar gücünü kullanarak koruyup kollayan bir siyasetçi. Bu siyasetçinin eşinin adı verilip, oğlunun vakfına devredilen, hayır hasanet olarak gösterilen yurt inşaatı. Yasal hakkını istediği için nankör olmakla suçlanan işçiler.
Bu manzara bu gün yaşanılanların yanında devede kulak kalsa da, Tansu Çiller dönemi uygulamalarını akla getiriyor. Tansu Çiller 5 Nisan ekonomi krizinin faturasını işçilere yüklemişti. Yetinmemiş, Türk-İş Başkanı Bayram Meral’le yaptığı bir görüşmede Meral’e “Türkiye’nin kanını işçiler ve SSK emiyor” demiş, işçileri kan emici olmakla suçlamıştı.
İşçileri kan emici olmakla suçlayan Çiller, Susurluk sonrası “Devlet için kurşunu atan da yiyen de bizim için şereflidir” sözleriyle faili meçhul cinayetleri işleyen çetelere sahip çıkıyordu.
Çiller’in, Pelister Çiftliği, İstanbul Bankası sabıkalısı bir tek eşi vardı. Gelen gideni arattırdı. Göreceğimiz varmış:
Tarafsız olması gerekirken taraflı davranmayı kendisine hak gören, cumhurbaşkanı gördük.
Örtülü ödenek için kendisine özel yasal düzenleme yaptıran cumhurbaşkanı gördük.
İşçiye nankör, provokatör diyen cumhurbaşkanı gördük.
Bugün gördüklerimizle kıyaslanmayacak, bugün yaşadıklarımız, yaşattırılanlar karşısında neredeyse masum kalacak işler yapan Çiller, 2002 yılında yapılan genel seçimlere  muhalefet partisi olarak girmesine karşın seçim barajını aşamadı. Seçimlerden yaklaşık bir ay sonra yapılan Doğru Yol Partisi Genel Kurulunda siyasete veda etmek zorunda kaldı. Biz de “Rüzgar eken fırtına biçer” dedik. Şimdi fırtına ekenin ne biçeceğini görme zamanı.

Sosyal Medya'da Paylaş!
Share on FacebookShare on Google+Tweet about this on TwitterEmail this to someone

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>