Menu

12 Eylül darbe dönemine mi dönülmek isteniyor?

7 April 2016 - Adaletin İş Yüzü, Güncel

İçimiz yanıyor, yüreğimiz kanıyor. Kim ne amaçla yapmış, yaptırmış, kim bu katliamlardan yarar elde ediyor, etmeyi umuyorsa onlara lanet olsun. Yitirdiklerimizi saygıyla anıyor ailelerine sabırlar diliyorum.

Terör acımasızdır. Her zaman en masum olanları kendisine kurban olarak seçer. Hiç kimseye zararı olmayan, işinde gücünde, günlük telaşında yaşayan insanlar bir anda sırf bombanın patladığı saatte orada olmalarının bedelini ölerek, sakat kalarak öderler. Terör korkutur. Korkmamak da elde değildir.

1980 öncesinde de insanlar korkuyordu. Lise, üniversite çağında çocuğu olan her ana-baba, her ağabey, her amca, her dayı gençleri için korkuyordu.

1980 öncesinde de korku her defasında daha çok ölümle sonuçlanan saldırılarla büyütüldü. Saldırılar katliamlara dönüştürüldü. 1 Mayıs 1977’de işçileri, 16 Mart 1978 İstanbul Üniversitesinde solcu öğrencileri hedef alan bombalı saldırılar; Sivas, Kahramanmaraş, Çorum’da Alevilere yönelik katliamlar; aydınlara, gazetecilere yapılan saldırılar, kahve taramaları toplu katliamlara dönüşerek 12 Eylül 1980 darbesine kadar sürdü.

12 Eylül darbesinden sonra Kenan Evren darbeyi, halka sokakta yaşanan “anarşiyi” göstererek meşrulaştırdı. Onun televizyon konuşmasını dinleyen rahmetli dayım Kenan Evren’e hak vermişti. Dayım “Haklı adam, sokakta korkumuzdan karşıdan gelen insanların dahi yüzüne bakamaz olmuştuk, herkes herkesten korkar olduydu” demişti.

Kenan Evren de bu korkuyu her fırsatta anımsatmaya devam etti. En küçük bir eleştiri duyduğunda eleştirenleri 12 Eylül öncesine dönmek isteyenler olarak suçladı. Kenan Evren’e göre 12 Eylül öncesi olaylardan herkes sorumluydu. Gençler, aydınlar, sendikalar, solcular, sağcılar, dinciler… Fatura temel hak ve özgürlükleri nispeten güvence altına alan 1961 Anayasası’na ve demokratik sisteme kesildi. Can derdine düşürülmüş kitlelerin demokrasi umurlarında dahi olmadı.
Bugün de her bomba patladığında, terörle aydınlar, terörle akademisyenler, terörle iktidarı eleştirenler, terörle haklar ve özgürlükler ilişkilendirilmeye başlandı.

Bugün de Cumhurbaşkanı Erdoğan tıpkı Kenan Evren gibi konuşuyor, tıpkı Kenan Evren gibi aydınları, bilim adamlarını suçluyor: “…Akademisyen olması, gazeteci olması, STK yönetici olması, aslında o kişinin terörist olduğu gerçeğini değiştirmez. Tetiği çeken terörist olabilir ama teröristin amacına ulaşmasını sağlayan bunlardır” diye kendisi gibi düşünmeyen herkesi potansiyel terör destekçisi ilan ediyor.

Cumhurbaşkanı sadece suçlamıyor, tehdit de ederek diyor ki; “Terör örgütlerine destek verenlerin adliyenin bir kapısından girip, diğerinden çıkmasına tahammül edemeyiz. Terör ve terörist tanımını yeniden yaparak Ceza Kanunu’na almalıyız. Bu mesele düşünce özgürlüğü basın özgürlüğü değildir. Ya bizim yanımızda olacaklar ya da teröristlerin yanında yer alacaklar. Bu işin ortası yoktur.”

Terörü Cumhurbaşkanı gibi tanımlamayan, teröre karşı iktidarın düşündüğü çözümden başka çözümler üreten herkes bu açıklamadan sonra terörün yanında olmakla suçlanabilecek. Örneğin; “Devlet zor kullanma tekeline sahip tek örgüttür. Devletin kullandığı zor, hukukun ona çizdiği sınırları aşıyorsa meşruluğunu yitirir. Terörle mücadele dahil devletin her türlü işlemi ve eylemi hukuka uygun olmak zorundadır. Hukuka aykırı zor kullanımı zulümdür” deseniz bu teröre destek olarak nitelendirilebilecektir.

Ahir ömrümüzde gençken, bizi sevenler bizim için korktular. Biz bugün orta yaşı çoktan geçtik, gençler için korkuyoruz. Korkmakta haklıyız. Korkularımızı gidermek için bizden düşman cephesini genişletip, farklı düşünen, farklı olan herkesi düşman bellememiz, özgürlüklerimizden vazgeçmemiz isteniyor. Bizim büyüklerimiz 12 Eylül darbesinde can güvenlikleri için özgürlüklerinden vazgeçtiler. Biz bu vazgeçişin bedelini 36 yılı cendere içerisinde yaşayarak ödedik.

Görünen o ki terör kavramını değiştirerek, “Terör ve terörist tanımını yeniden yaparak” bizi 12 Eylül darbe koşullarına döndürmek, bir kez daha Kenan Evren gibi düşünenlere hak vermemizi istiyorlar.

Korkuyorum. Patlayan bombalardan korkuyorum. “Terörle birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz” saptamalarından korkuyorum. Farklı düşündüğüm için bir gün teröre destek vermekle suçlanmaktan korkuyorum. Çok korktuğum için, daha çok özgürlük, daha çok insan hakkı, daha çok hukuka saygı, daha çok demokrasi istiyorum. Bu ülke 12 Eylül darbe koşullarına dönüp kurtarıcılardan kurtulmanın yollarını bir kez daha arasın istemiyorum.

16 Mart 2016, Adaletin İş Yüzü, Evrensel Gazetesi

Sosyal Medya'da Paylaş!
Share on FacebookShare on Google+Tweet about this on TwitterEmail this to someone

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>