Menu

Reis denilince aklına kim geliyor?

17 October 2016 - Adaletin İş Yüzü, Güncel

Cumhuriyet gazetesinde 30.09.2016 tarihinde Sinan Tartanoğlu imzasıyla çıkan habere göre sözleşmeli öğretmen alımı için yapılan mülakatta “Reis denilince aklına kim geliyor?”* diye sormuşlar.
“Reis denilince aklına kim geliyor?”
Soruyu soranların aklında kimin olduğu, kimin ismini söyletmek istedikleri belli.
Ciddi ciddi düşündüm, ben sözleşmeli öğretmen adayı olsaydım ve bu soru bana sorulsaydı ne diyebilirdim?
Örneğin deseydim ki;
Roma büyük bir imparatorluktu. Romalılar kendilerinden olmayan tüm halkları barbar kavimler olarak adlandırmışlardı.
Özellikle IV. yüzyıldan itibaren Roma’yı sarsan Germen kavimlerinin Roma İmparatorluğu ile savaşmaları Romalı tarihçiler tarafından barbar kavimlerinin saldırısı olarak isimlendirilmiştir.
Romalılar kendilerine saldıran Germenlerin askeri, idari ve hukuki gücü elinde toplayan liderlerine REİKS demişlerdir.
Romalıların REİKS dedikleri barbar kralları hem başkomutanlık hem idarecilik, hem de kanun koyuculuk yapıyorlardı. Bu üç görevi kendinde toplayan yani hem başkomutan,  hem idari görevlerinin uygulayıcısı, hem de kanun koyucu olan barbar krallarına Romalılar REİKS diyorlardı.
REİKS’lerin etrafında savaşçı aristokratlardan oluşan bir grup yer alıyordu. Savaşlardan elde edilenlerle ödüllendirilen bu aristokrat gruba da Romalılar “Comitatus” demişlerdir.**
Kısaca bugünkü kullandığımız “Reis” ve “Komite” sözcükleri Romalılardan günümüze gelmiştir.
Dolayısıyla günümüzde kim yönetim yetkilerinin tamamını tek elde toplamaya çalışıyorsa ona reis denilmesi doğaldır. Benim için reis yönetim gücünü tek elde toplamak isteyen veya toplamış olan kimsedir.
Ya da “Reis denilince aklına kim geliyor?” sorusunu şöyle yanıtlasaydım:
Anayasa’nın 2. maddesinde  Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti olarak tanımlanmıştır.
Hukuk devletinde anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesi vardır. 1982 Anayasası’nın 11. maddesine göre, “Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.”
Anayasa’nın 25. maddesi düşünce özgürlüğüme güvence getirmiştir. Maddeye göre; “Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.”
“Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.” (Anayasa madde 10)
Kamu hizmetlerinde görev almak anayasal bir haktır. Kamu görevlileri ve devlet memurları için liyakat esastır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 3. maddesinde kamu görevine girmenin liyakat esasına göre yapılacağı açıkça belirtilmiştir. Maddeye göre, “Devlet kamu hizmetleri görevlerine girmeyi, sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi, görevin sona erdirilmesini liyakat sistemine dayandırmak ve bu sistemin eşit imkanlarla uygulanmasında devlet memurlarını güvenliğe sahip” kılmak zorundadır.
Bu hükümleri açıkladıktan sonra “Reis denilince aklına kim geliyor?” sorusunu sormanız hukuka aykırıdır. Çünkü diye devam edip;
1. “Reis denilince aklına kim geliyor” sorusu kamu görevine alınmada esas olan liyakat esasını sorgulayan bir soru değildir.
2. “Reis denilince aklına kim geliyor” sorusu Anayasa’nın 25. maddesinde yer alan “Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz” hükmüne aykırıdır.
3. “Reis denilince aklına kim geliyor” sorusu Anayasa’nın 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine ve siyasi düşünce, din, dil konusunda ayrımcılık yapılmaması yasağının çiğnenmesidir.
Deseydim sizce ne olurdu?

Diğer koşulları taşıyor olmam halinde beni sözleşmeli öğretmen olarak alırlar mıydı?
Eğer bu soruya hayır diyorsanız son sorum: Darbe yapsalardı, darbeciler Anayasa ve hukuku askıya alacaklardı.

Darbe önlendi, darbeyi önleyenler de bu durumda hukuku askıya almış olmuyorlar mı?

*http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/egitim/608508/Sozlesmeli_ogretmenlere__politika__sorulari__Reis_denilince_aklina_kim_geliyor_.html

**Umberto Eco, Ortaçağ, Barbarlar*Hıristiyanlar*Müslümanlar, Alfa yayınları 3. Baskı, s.71

 

5 Ekim 2016 / Adaletin İş Yüzü / Evrensel Gazetesi

 

 

Sosyal Medya'da Paylaş!
Share on FacebookShare on Google+Tweet about this on TwitterEmail this to someone

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>