Menu

Adil yargılanma hakkı OHAL’de de geçerlidir

15 May 2017 - Adaletin İş Yüzü, Güncel

Adil yargılanma hakkı şudur: “Herkes, gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili nizalar, gerek cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir.” (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin Adil Yargılanma Hakkı/ 6. madde)

Adil yargılanma hakkı, OHAL koşulları dahil her durumda her koşulda herkesin talep edebileceği temel bir insan hakkıdır.

Yargılama, mahkemelerde yapılır. Kararı, yargılama sonunda hakim verir. Mahkeme kararının adil olup olmadığı yargısı, daha karar aşamasına gelmeden hakimin davayı yürütüş şekline bağlı olarak şekillenir.

Adil yargılanma hakkından söz edebilmek için yargılamayı yürüten hakimin hakimlik mesleğinin gerektirdiği bilgi donanımının dışında hakimlik etiğine uygun davranması zorunludur.

Hakimlik etiği nedir? Dünyada ve Türkiye’de nasıl, hangi koşullarda uygulanır?

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu, 23 Nisan 2003 tarihinde yargı etiğine ilişkin kuralları belirlemiştir. 31 Mayıs 2005’te ise Avrupa Konseyi tarafından düzenlenen Avrupa Savcıları Konferansında “Savcılar için Etik ve Davranış Biçimlerine İlişkin Avrupa Esasları (Budapeşte İlkeleri)” kabul edilmiştir.

Türkiye, kısaca “Bangolar Yargı Etiği İlkeleri” ve “Budapeşte İlkeleri” olarak adlandırılan ilkeleri benimsemiş ve bu ilkeler 2006 yılında Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca tüm yargı teşkilatına duyurulmuştur.

Türkiye’nin de kabul ettiği, HSYK’nin hakimlerin ve savcıların uyması için duyurduğu Bangolar Yargı Etiği İlkeleri şunlardır:

1.Bağımsızlık: “Yargı bağımsızlığı, hukuk devletinin ön koşulu ve adil yargılanmanın temel garantisidir. Bundan dolayı hakim, hem bireysel hem de kurumsal yönleriyle yargı bağımsızlığını temsil ve muhafaza etmelidir.”

İlkenin uygulanma esaslarını düzenleyen maddelerinde, hakimin bağımsız olduğundan söz edebilmek için hakimin doğrudan veya dolaylı, müdahale, tehdit, baskı, teşvik ve tüm harici etkilerden uzak “vicdani” hukuk anlayışı ile uyum içerisinde, bağımsız olarak yargısal işlevini yerine getirmesinin zorunlu olduğu vurgulanmıştır. Ayrıca hakim, toplumdan, uyuşmazlığın taraflarından, yasama ve yürütme organlarının etkisinden uzak olmalı, bu uzak duruşunu da fiilen göstermelidir.

2.Tarafsızlık: “Tarafsızlık, yargı görevinin tam ve doğru bir şekilde yerine getirilmesinin esasıdır. Bu prensip, sadece bizatihi karar için değil aynı zamanda kararın oluşturulduğu süreç açısından da geçerlidir.”

3.Doğruluk ve Tutarlılık: “Doğruluk ve tutarlılık, yargı görevinin düzgün bir şekilde yerine getirilmesinde esastır.”

4.Dürüstlük: “Dürüstlük ve dürüstlüğün görüntü olarak ortaya konuluşu, bir hakimin tüm etkinliklerini icrada esaslı bir unsurdur.”

5.Eşitlik: “Yargıçlık makamının gerektirdiği performans açısından asıl olan; herkesin mahkemeler önünde eşit muameleye tabi tutulmasını sağlamaktır.”

6.Ehliyet ve Liyakat: “Ehliyet ve liyakat, yargıçlık makamının gerektirdiği performansın ön koşuludur.”

“…Hakim, mahkemedeki tüm yargılama aşamalarında düzeni ve uygun hareket edilmesini sağlamalı, davanın tarafları, jüri üyeleri, tanıklar, avukatlar ve diyalog kurduğu resmi bir sıfatı haiz diğer kişilerle ilişkilerinde sabırlı, nazik ve vakur olmalıdır. Hakim, aynı davranış tarzını tarafların yasal temsilcilerinden, mahkeme personelinden ve hakimin nüfuzu, yönetimi ve denetimine bağlı diğer kişilerden de talep etmelidir.”

Yukarıdaki ilkeler etrafında şekillenen “adil yargılanma hakkı” herkesin yargılamanın her aşamasında her hakimden (yargıçtan) talep edebileceği bir haktır.

Anayasa’nın 138. maddesinde mahkemelerin bağımsızlığı, 139. maddesinde de hakimlik ve savcılık teminatı düzenlenmiştir. Her iki anayasa hükmü de açıktır. Hakimler görevlerinde bağımsızdır, kararlarını anayasa kanun ve vicdanlarına göre veririler, hiç bir makam, merci, organ hakimlere talimat veremez, tavsiyede bulunamaz. Hakimler görevleri nedeniyle, azlolunamaz kendileri istemedikçe anayasada belirlenen yaştan önce emekliye ayrılmaya zorlanmaz, özlük haklarından yoksun bırakılamazlar.

OHAL koşulları, HSYK’nin de duyurduğu yukarıda sayılan ilkelerin göz ardı edilebileceği, göz ardı edilmesinin normal sayılabileceği bir süreç değildir. Olağanüstü hal dönemi, adil yargılanma hakkını kısıtlayabilecek bir durum değildir.

OHAL koşulları, adil yargılanma hakkının ihlali halinde bu ilkeleri en çok anımsayacağımız, anımsatacağımız, kayıt altına alarak itiraz edebileceğimiz bir süreçtir. Bıkmadan usanmadan adil yargılanma hakkının yaşama geçirilmesini istemek, adil yargılama hakkına aykırı her somut durumu belgelemek OHAL koşullarının hukukçulara yüklediği zor, bıktırıcı ama vazgeçilmez bir görev haline gelmiştir.

10 Mayıs 2017, Adaletin İş Yüzü, Evrensel Gazetesi

Sosyal Medya'da Paylaş!
Share on FacebookShare on Google+Tweet about this on TwitterEmail this to someone

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>