Menu

Türkiye’nin Kağıdını Üreten Bir SEKA Vardı.

17 September 2018 - Gazete Yazıları, Güncel

SEKA.

Açık adıyla Türkiye Selüloz ve Kâğıt Fabrikaları A.Ş.

Üretime 1936 yılında İzmit işletmesinde başladı. Dalaman, Afyon, Balıkesir, Silifke (Akdeniz), Çaycuma, Taşköprü işletmeleriyle, özelleştirildiği 2005 yılına kadar Türkiye’nin kâğıt hammadde ve kağıt gereksinimini üretim yaparak karşıladı.

SEKA kâğıdın hammaddesi olan selüloz, gazete kağıdı, defter, ambalaj dahil her türlü kâğıdı üreten entegre bir kuruluştu. Afyon işletmesinde kamışı, Dalaman işletmesinde pamuğun kozasını ekonomik değere dönüştürürdü. Fabrika arazisi olan İzmit fidanlığında ağaç üretim çalışmaları yapılarak bu ağaçların selüloz üretiminde kullanılması hedeflendi. SEKA yalnızca bir fabrika değil, okulu, kreşi, sinema, tiyatro salonları, spor kulüpleri, Türkiye’nin ilk kadın kürek takımını kurmak dahil işçisine, ailesine ve şehrine bir yaşam modeli sundu.

SEKA Zarar Etmedi, Özal Zarar Ettirdi

Ekonominin temel kuralları vardır. Özel sektör veya kamu fark etmez, bu kurallara aykırı davranırsanız kâr için kurulmuş bir işletmeyi zarardan kurtaramazsınız. Bir işletmenin mali yapısına siyasi nedenlerle müdahale eder, piyasanın çok üzerinde faiz oranlarıyla borçlandırırsanız mali dengeyi bozarsınız. SEKA’nın mali dengesini bozdular.

SEKA’da 1977-1987 yıllarını kapsayan on yıl içerisinde işçi sayısı sürekli azaltıldı. Buna karşın üretimi sürekli artıran SEKA işçileri, 1977 yılında işçi başına 24 ton olan üretimi 1987 yılında işçi başına 34 tona çıkardı. SEKA işçisinin bu azmini gizlediler. SEKA işçileri diğer KİT işçilerinin aldığı ücretlerin yarısına çalışmak zorunda kaldı.

SEKA işçisi ücretlerinin temel gıda maddeleri karşısında nasıl eridiğini, artan işçi verimliliğine karşın nasıl yoksullaştıklarını rapor haline getirip hükümete sundu, bu adaletsizliklerin giderilmesini istedi. Özal, SEKA işçisinin bu haklı taleplerine karşı uzlaşmaz bir tutum sergileyerek 1988 yılında SEKA işçisini zorla greve çıkardı.

Grev 133 gün sürdü. SEKA pazar payını kaybetti. Grevin sonunda verdiği ücreti grev başlarken vermiş olsaydı SEKA pazardaki yerini kaybetmeyecekti. Ancak mesele yalnızca işçi ücretlerini vermemek değildi. Mesele grev süresince üretim yaptırmayarak SEKA’nın pazar payını küçültmekti. Özal’a yakınlığı ile bilinen Toprak Holding[1] grev öncesi ithal edip stokladığı kağıtları grev süresince fahiş fiyatlardan iç piyasaya sürerek iflastan kurtulup ülkenin sayılı zenginleri arasına girerken SEKA %40 pazar payı kaybetti. Türkiye’nin kağıdını üreten SEKA’nın pazar payını küçültmenin amacı ise kâğıt ithalatının kapısını açmaktı.

SEKA işçisi, ülkeyi yakın gelecekte bekleyecek tehlikeyi sendikası aracılığıyla adeta haykırdı: “İthalat olayı doğal bir şekilde ele alındığı takdirde, ilk bakışta basit bir döviz hovardalığı şeklinde görülebilir. Ancak bizim burada belirtmek istediğimiz husus: Ülkemiz Kağıt ve Karton sektörünün yıllarca altından kalkamayacağı bir darbe yemiş bulunduğu ve salt bu nedenle ülkemiz ekonomisinin gelecekte baş edemeyeceği bir maceraya sürüklenmiş olduğudur.”[2]*

Siyasi iktidar ne işçiyi dinledi ne sendikasını.

SEKA’ya nasıl kıydılar?

Kaliteli selüloz üretimi yapmak için deneysel ağaç yetiştirme sahası olan 1600 dönümlük, denize sıfır SEKA fidanlığını, Mesut Yılmaz-Bülent Ecevit hükümeti 1998 yılında Koç-Ford Ortaklığı’na bedava verdi. Dava açtık.

Açtığımız davalarda karşımızda mahkemeleri değil, siyasileri bulduk.

Danıştay yürütmeyi durdurma kararı verdi. İki gün sonra devrin başbakanı Mesut Yılmaz davayı açan bizler için “Bunlar vatan haini” dedi; devrin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel “Gerekirse Çankaya’nın bahçesini veririm” dedi, SEKA fidanlığı da gitti. Hukuksuzluk baki kaldı.

SEKA Balıkesir İşletmesi, 1981 yılında gazete kağıdı üretmek için kurulmuştu. 10 Haziran 2003’te özelleştirilerek bir sözleşmeyle Albayrak Turizm Seyahat İnşaat Tic. A.Ş.’ye değerinin ellide biriyle verildi. Albayrakların ödediği bedel SEKA Balıkesir’in lojman ve idari binalarının değerini dahi karşılamıyordu.

Selüloz İş Sendikası özelleştirmenin iptali için dava açtı. Davaya bakan Bursa 2. İdare Mahkemesi 28.7.2003 tarihinde SEKA Balıkesir İşletmesi’nin özelleştirilmesine ilişkin önce yürütmeyi durdurma kararı verdi. Karar gereği SEKA’nın Albayraklar’dan geri alınması gerekirken mahkeme kararı uygulanmadı. SEKA Albayraklar’da kaldı. Yürütmeyi durdurma kararına Albayraklar itiraz etti, itiraz reddedildi. Albayraklar yine SEKA’yı iade etmedi. Yargılama devam etti. Mahkeme bu kez esastan iptal kararı verdi. Mahkemenin bu kararı da uygulanmadı. Albayraklar kararı temyiz ettiler, temyiz talepleri reddedildi. Kararı düzeltme yoluna gittiler bu talepleri de reddedildi. Sonuçta mahkemenin özelleştirmenin iptaline ilişkin kararı, tüm yargı yollarında her aşamada Albayraklar’ın itirazları reddedilerek kesinleşti.

Bursa 2. İdare Mahkemesi’nin ilk yürütmeyi durdurma kararı verdiği 28.7.2003’te SEKA Balıkesir’i Albayraklar’dan geri almak zorunda olan T.C. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi, yaklaşık 11 yıl yargı kararlarını uygulamayarak suç işledi.

Albayraklar, SEKA Balıkesir İşletmesi’ni, 28.7.2003’ten itibaren hukuka aykırı olarak ellerinde tuttu. Hükümet 2012 yılında Özelleştirme Yasası’na hüküm koyarak yargı kararlarının uygulanmasını engellemek istedi. 4046 sayılı yasaya konulan bu hükmü Anayasa Mahkemesi 2013’te iptal etti. Hükümet, bir yıl sonra 2014’te bu kez torba yasaya koyduğu bir hükümle SEKA Balıkesir’i Albayraklar’a “yasal” yoldan vermiş oldu. Böylece bu ülkede “Yargı kararı uygulanmaz” diye yasa çıkarılmış oldu ve bu hukuk ayıbını hiç kimse görmedi, görmek istemedi.

Hukuksuzluk yolu açılmıştı bir kere. Benzer bir yok etme işlemi gazete kağıdı üreten SEKA Giresun İşletmesi’nde yaşandı. SEKA Giresun da 2003 yılında Milda A.Ş.’ye 5 milyon liraya satıldı. Milda A.Ş. 5 milyon liraya aldığı fabrikanın makinelerini 11 milyon liraya hurdacıya sattı.[3] Arazisini ise 68 milyon liraya Giresun İl Özel İdaresi’ne sattı. Giresun İl Özel İdaresi de araziyi Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’na (TOKİ) devretti.[4] Kamudan alıp kamuya satarak Milda A.Ş. kârına kâr katarken ülke bir kağıt fabrikasından oldu.

Bir işletmenin yatırım yapmasına, teknolojini yenilemesine izin vermezseniz, onu rekabet edemez konuma itersiniz. SEKA’da teknoloji yenilenmesine izin vermediler. 1994 krizinde tasarruf tedbirleri adı altında tüm yatırımları durdurdular.

Bu dönemde SEKA Genel Müdürü olan İsmet Rıza Çebi “bakım” adı altında teknoloji yenilemek üzere yatırım yaptı. Bu yatırımla SEKA yeniden kâra geçti. “Tasarruf önlemlerine aykırı davranıp bakım için aldığı ödenekle teknolojiyi yeniledi” diye SEKA Genel Müdür İsmet Rıza Çebi’yi ağır ceza mahkemesinde yargıladılar.

1994 Krizinin Kağıt Sektörünü Vurmasına SEKA Engel Oldu. Görmezden Geldiler.

Bugün yaşadıklarımız 1994 krizinde de yaşanmıştı. 1994 yılında dünya piyasalarında selüloz ve kâğıt fiyatları 1000 doların üzerine çıktı. O zaman içeride kağıt hammaddesi ve her türlü kağıt üretimi yapan SEKA 600 dolar civarında bir fiyatla iç piyasaya kağıt vererek yaşanan krizden yayın sektörünün etkilenmesinin önüne geçti.

Dünya piyasalarının nerdeyse yarı fiyatına satış yapmasına karşın 1994 krizinde SEKA kâr eden KİT’ler arasına girdi. 1990’lardan itibaren teknolojisi eskidiği için üretim yapamaz denilen SEKA İzmit İşletmesi, selüloz ve kâğıt fiyatlarının dünya piyasasında yükselmesine karşı en kötü halinde dahi krizin önünde bir bariyer oldu.  Uygun fiyatla ülkeye kâğıt vermeyi başardı.

 2018’de dolar yine yükseldi. Kağıdın tonu 750 avrodan 900 avroya çıktı. Kağıt sektörüne bağlı piyasa altüst oldu. Birçok dergi yayınına ara vermek zorunda kaldı, birçok günlük gazete gazeteyi basacak kağıdı karşılayamadığı için günlerce basılamadı.

SEKA neden yok edildi?

2005 yılında SEKA, özelleştirme adı altında yok edildi. Türkiye artık kâğıdın hammaddesi olan selüloz üretmiyor. Selüloz üretilmeyen ülkede kâğıt ve kâğıda bağlı her türlü üründe dışa bağımlı olursunuz. SEKA’nın hammadde üretimi (selüloz üretimi) yok edilince Türkiye de kâğıt üretiminde tümüyle dışa bağımlı hale geldi.

Türkiye’ye kağıt hammaddesi dahil ter türlü kağıdı üreten-üretebilen bir KİT olan SEKA bugün yok. Özelleştirilen SEKA ise kağıt hammaddesi üretmiyor. Devlet eliyle dışa bağımlılığa karşı bir kale işlevi gören, mülkiyeti kamuya ait bir kamu fabrikası olan, kâr eden SEKA’yı özelleştirerek yok ettiler.

SEKA yetersiz olduğu için kağıtta dışa bağımlı olmadık, dışa bağımlı olmak için SEKA’yı kapattık.

Ne kadar inkar ederlerse etsinler, kayıtlar ve rakamlar ortada. SEKA zarar ettiği için kapatılmadı. SEKA, Dünya Bankası tarafından “sorunlu bir işletme” olarak görüldüğü için zarar ettirilip kapatıldı.

“Sorunlu işletme” ne demekti peki?

Dünya Bankası, raporlarında “işçileri güçlü bir sendikada örgütlü olan ve mülkiyeti devlete ait[5] işletmeleri “sorunlu işletme olarak tanımlamıştı.

Dünya Bankası, aynı raporda piyasaların özgürleştirilebilmesi için “işçileri güçlü bir sendikada örgütlü olan ve mülkiyeti devlete ait” işletmelerin piyasalardan ayıklanması gerektiğini belirtiyordu.

Dünya Bankası SEKA’yı tarif ediyordu. SEKA’nın mülkiyeti kamuya aitti, işçileri güçlü bir sendikada örgütlüydü.

Üstelik SEKA, kâğıdın hammaddesi olan selüloz dahil kâğıdı üreten entegre bir kuruluş, olarak sadece kâr için var olan piyasaların önünde engeldi.

Piyasaların özgürleştirilmesi için ortadan kaldırılması gerekiyordu. IMF ve Dünya Bankası’nın da direktifleri doğrultusunda SEKA’yı ortadan kaldırdılar. Bugün piyasalar özgür. Kağıt, piyasalardaki uluslararası tekellerin belirlediği fiyatlardan satılıyor. Piyasaya hâkim olan “özgürleşmiş” tekellerin ne dar gelirlinin öğrenim hakkını zora sokacak şekilde artan defter kağıdı umurunda ne de haber alma özgürlüğünü sekteye uğratacak kadar pahalanan gazete kağıdı.

Bu dar günlerde SEKA, tarihin önünde aklandı. Dünya Bankası ve IMF’ye teslim olarak SEKA’yı yok eden siyasilere ise kağıt gibi yaşamsal önemde bir ürününün üretilmesinde ülkeyi tümüyle dışa bağımlı hale getirmenin sorumluluğu kaldı. SEKA ve SEKA gibi KİT deneyimi üzerinden yeniden kamu işletmeciliğini tartışmanın zamanı ise geldi de geçiyor.

 

[1] Toprak Holding bugünde iflas aşamasında

[2] Selüloz İş Dergisi, Eylül 1990, s.10

[3] https://www.sozcu.com.tr/2015/gundem/sekaya-toki-kondu-yandas-kasayi-doldurdu-879996/

[4] https://www.sozcu.com.tr/2015/gundem/sekaya-toki-kondu-yandas-kasayi-doldurdu-879996/

[5] Ajans TÜBA “IMF ve Dünya Bankası Destekli Özelleştirme ve Bunun Çalışanlara Etkisi, TÜBA/İİÇB:1421 0cak 2003

 

17 Eylül 2018, Olaylar ve Görüşler, Cumhuriyet Gazetesi

Cumhuriyet Gazetesi/Olaylar ve Görüşler sayfasında yer alan “Türkiye’nin Kağıdını Üreten Bir SEKA Vardı” makalesi sayfadaki yer darlığı nedeniyle kısaltılarak basılmıştır. Makalenin tamamı buradan okunabilir.

Sosyal Medya'da Paylaş!
Share on FacebookShare on Google+Tweet about this on TwitterEmail this to someone

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>